PSİKOLOJİNİN BEDENDEKİ İZLERİ

Daha önce baş ağrısı, sırt ağrısı, karın ağrısı, kas ağrısı, mide bulantısı, çeşitli cilt hastalıkları, bağırsak problemleri, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtilerden birini veya birkaçını yaşamanıza rağmen doktorunuzun sizde fiziksel olarak bir sorun bulamadığı oldu mu? Bu durum, birçok insanın karşılaştığı karmaşık ve rahatsız edici bir deneyimdir. Fiziksel muayenelerde ve tıbbi testlerde hiçbir anormallik bulunamamasına rağmen, yaşadığınız bu belirtiler sizin için oldukça gerçek ve rahatsız edicidir. Tüm testler ve tetkikler normal sonuçlar veriyorken siz hala bu belirtilerle mücadele ediyor ve nedenini anlamıyor olabilirsiniz. Böyle durumlarda, semptomların kaynağı fizikselden ziyade psikolojik kökenli olabilir.

Psikolojik kökenli bedensel yakınmalar, bireyin psikolojik durumunun bedeninde fiziksel belirtiler olarak kendini göstermesidir. Bu belirtiler, somatik belirtiler olarak adlandırılır ve oldukça yaygındır. Her birey, hayatının bir döneminde bu tür belirtilerle karşılaşabilir. Örneğin; yoğun sınav stresi yaşayan bir öğrenci, mide krampları veya baş ağrısı hissedebilir. Benzer şekilde, iş yerinde baskı altında olan bir çalışan, sırt ağrıları ya da göğüs sıkışması gibi belirtiler gösterebilir. Ya da bir iş görüşmesine giderken, bir sunum yapmadan önce midemiz bulanabilir. Bunun sebebi vücudumuzun, zihinsel veya duygusal sıkıntıları ifade etmenin bir yolu olarak fiziksel semptomlar geliştirmesidir. Bu tür yakınmalar, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve kronik hale geldiğinde sıklıkla kişi tarafından fiziksel bir hastalığın belirtisi olarak değerlendirilebilir. Fiziksel olarak bu durumdan rahatsız olmanın yanı sıra somatik belirtiler bireyin genel yaşam kalitesini de olumsuz etkiler örneğin; işlevselliği azaltabilir, sosyal ilişkileri zorlaştırabilir ve kişinin kendini yetersiz hissetmesine yol açabilir. Somatik belirtiler genellikle geçici ve durumla ilişkili olsa da, bazı durumlarda kronik hale gelebilmektedir. Özellikle sürekli stres altında olan veya duygusal sorunlarla başa çıkmakta zorlanan bireylerde, bu tür belirtiler daha sık ve yoğun bir şekilde görülmektedir.

Somatik belirtiler, tek bir formda ya da belirtiyle sınırlı kalmaz, aksine çok çeşitli fiziksel şikâyetler olarak ortaya çıkabilir. Bazı yaygın somatik belirtiler şunlardır:

  • Baş ağrıları: Stres ve kaygı, özellikle kafanın arka kısmında ve boyun bölgesinde kas gerilimine yol açabilir. Bu gerilim, baş ağrısının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. “Gerilim tipi baş ağrısı” olarak bilinen bu durum, genellikle başın çevresinde sıkışma hissi olarak tanımlanır. Kas gerilimi baş ağrısını artırarak kişinin rahatsızlık yaşamasına neden olur. Bunun dışında kronik stres, migren ataklarını da tetikleyici özelliktedir. Migren, genellikle başın bir tarafında şiddetli ağrı olarak kendini gösterir ve sıklıkla bulantı, kusma ve ışığa hassasiyet ile birlikte gelir. Stres, migrenin sıklığını ve şiddetini arttırır. Baş ağrıları yaşayan bireyler genellikle bu ağrıların ciddi bir sağlık sorununa işaret ettiğinden kaygılanmaktadır.
  • Kas ve eklem ağrıları: Kas gerginliği, kronik stresin yaygın bir belirtisidir. Uzun süreli stres, kasların sürekli olarak gerilmesine neden olur ve bu durum kronik ağrı sorunlarına yol açabilir. Ayrıca stresin eklem ağrılarını artıran kas gerginliği ile birleşmesi de oldukça sık görülür. Fibromiyalji gibi sorunlar, stresle ilişkili ağrıların bir sonucu olabilir.
  • Sindirim sorunları: Mide bulantısı, ishal, kabızlık gibi belirtiler, genellikle yoğun duygular, stres ve kaygı ile ilişkilidir. Özellikle stres, mide asidi üretimini artırarak mide ağrısına ve ülser oluşumuna neden olabilmektedir. Ek olarak, huzursuz bağırsak sendromu gibi bazı rahatsızlıklar da genellikle psikolojik stresle ilişkilidir. Stresli durumlar, bağırsak hareketlerini etkileyerek spazmlara ve düzensiz hareketlere yol açar. Ayrıca, stresin bağırsak mikrobiyotasını değiştirebileceği de düşünülmektedir.
  • Göğüs ağrısı ve çarpıntı: Göğüs ağrısı yaşayan bireylerde, bu durumun kalp krizi gibi ciddi bir tıbbi problem olduğuna dair yoğun bir korku gelişebilir. Bu korku, daha fazla anksiyete yaratır ve ağrının şiddetini arttırır. Panik atakların bir parçası olarak ortaya çıkan göğüs ağrıları, sıklıkla ölüm korkusu ve kontrol kaybı hissi ile birlikte gelir. Bunun dışında anksiyete durumunda, vücut yüksek derecede adrenalin salgılar. Adrenalin, kalp atış hızını yükseltir ve kalpte düzensiz atışlara neden olabilir. Bu fizyolojik tepki, bireyin daha fazla kaygı hissetmesine yol açarak çarpıntının devam etmesine ve şiddetlenmesine neden olur. Bu durum, “kaygı-çarpıntı döngüsü” olarak bilinen bir süreci başlatır. Çarpıntı, kişi için son derece korkutucu olurken sıklıkla kalp hastalığına dair yanlış bir alarm olarak algılanır. Bu yüzden çarpıntı yaşayan bireylerde sıklıkla kalp krizi geçirme ya da bayılma kaygısı gelişir. Bu düşünceler, anksiyete seviyesini arttırarak çarpıntının şiddetlenmesine yol açar. Çarpıntı, genellikle panik bozukluğun ana belirtilerinden biri olarak görülür ve bu ataklar sırasında yaşanan yoğun korku ve çaresizlik hissi, çarpıntıyı daha da belirgin hale getirir.
  • Yorgunluk: Kronik stres, yoğun negatif duygular vücudun sürekli olarak “savaş ya da kaç” tepkisi vermesine neden olabilir. Bu durum, enerji kaynaklarını tüketir ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar. Sürekli yüksek kortizol seviyeleri, uyku düzenini bozarak ve vücudun dinlenme kapasitesini azaltarak yorgunluk hissini arttırmaktadır. Anksiyete problemlerine benzer şekilde depresyon, beyin kimyasallarında dengesizliklere neden olur. Özellikle serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensizliği, enerji seviyelerinde düşüşe ve genel yorgunluk hissine yol açabilir. Bu kimyasalların dengesizliği, hem ruhsal hem de fiziksel enerji üzerinde olumsuz etkilere neden olur.

Elbette yaşanan bu psikolojik kökenli bedensel belirtileri azaltmanın yolları bulunmakta… Öncelikle somatik belirtilerle başa çıkmada bireylerin kendi kendine uygulayabileceği birçok etkili yöntem vardır. Bu yöntemler, günlük yaşamda uygulanabilir ve uzun vadede hem psikolojik hem de fiziksel sağlığa olumlu katkılar sağlar. İlk olarak, düzenli egzersiz yapmak oldukça önemlidir. Egzersiz, vücudun stres hormonlarını azaltır ve mutluluk hormonu olarak bilinen endorfinin salgılanmasını sağlar. Bu, genel ruh halini iyileştirir ve kas gerilimini azaltarak fiziksel ağrıların hafiflemesine yardımcı olur. Her gün kısa yürüyüşler yapmak bile beden ve zihin sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Ayrıca beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek de önemlidir. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almasını sağlar, bu da stresle başa çıkma yeteneğini artırır. Kafein, alkol ve şeker tüketimini azaltmak da anksiyete ve stres seviyelerini düşürmekte oldukça faydalı olacaktır. Bunun dışında uyku düzeni, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biridir. Yeterli ve kaliteli uyku, vücudun kendini onarmasına ve enerji depolamasına olanak tanır. Uykusuzluk veya düzensiz uyku, stres ve anksiyete seviyelerini artırabilir ve bu da somatik belirtilerin şiddetlenmesine yol açabilir. Bu nedenle, düzenli bir uyku rutini oluşturmak, uykudan önce telefon gibi mavi ışık yayan cihazlardan uzak durmak ve rahatlama teknikleri uygulamak uyku kalitesini arttıracaktır. Ayrıca stres yönetimi teknikleri de oldukça etkilidir. Meditasyon, derin nefes egzersizleri ve yoga gibi yöntemler, zihni sakinleştirir ve bedeni gevşetir. Bu tür teknikler, stresin fiziksel belirtilerini hafifletir ve genel iyilik halini artırır.

Eğer bu öneriler size yeterli gelmiyorsa, bunları yapmanıza rağmen hala somatik belirtiler yaşıyorsanız, bir uzmandan destek almanız çok önemlidir. Ruh sağlığı uzmanları, bireylerin stres ve kaygıyla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine destek olarak belirtilerin azalmasına katkıda bulunurlar. Özellikle hipnoterapi psikolojik kökenli bedensel belirtilerin tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir. Hipnoz, bireylerin fiziksel belirtilerinin kökenlerini fark etmesine yardımcı olurken aynı zamanda bilinçaltı düzeyinde rahatlamalarını sağlar. Bu süreçte, bireyler hipnoterapistin yönlendirmeleriyle derin bir gevşeme haline geçerler. Bu da kişinin rahatlamasını, bastırılmış duygularını boşaltmasını ve zihinsel berraklık kazanmasını sağlar. Bir diğer faydası da, bireylerin özgüvenlerini artırması ve kendilerine olan inançlarını güçlendirmesidir. Bireyler, hipnoterapi sayesinde stres ve kaygıyla daha etkili bir şekilde başa çıkmayı öğrenirler ve günlük yaşamlarında daha huzurlu ve dengeli bir ruh hali geliştirirler. Bu da, somatik belirtilerin azalmasına ve genel yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunacaktır.

Ergen ve Yetişkin Psikoloğu Tutku TAPANSOY

ÇOCUĞUN GELİŞİMİNİ ENGELLEYEN – YUTAN ANNE SENDROMU

Bazen anneler çocukları için aşırı endişeli olurlar. Öyle ki dışarıya arkadaşları ile oynamaya gitmek istediği zaman bile gitmesin evde oynasın ister. Anneye göre dışarıda birçok tehlike vardır ve onun amacı ise çocuğunu tehlikeden korumaktır elbet. Ya da çocuk parkta koşup oynamak isterken anne koşmasından rahatsız olur. Çocuğun düşmesini bir yerini incitmesini istemez. İşte çocuğu deneyimden mahrum bırakıp çocuğun hayatıyla bütünleşen annelere “Yutan Anne” diyoruz.

Çocuğun hayatına sürekli müdahale etmek, kaygıyla yaklaşmak çocuğun özgüvenini etkiler, kendine olan güveni azalır, her yapması gereken işte annesine ihtiyaç duyar, kırılgan bir çocuk haline gelir. Büyüdüğünde ise bu duruma daha öfkeli yaklaşabilir. Tedbirli olmak ve kısıtlamak arasındaki ince çizgi bu noktada çok önemlidir. Çocuk dışarı çıkmak istiyorsa izin verdikten sonra ara ara onu kontrol edip, nasıl olduğuna bakmak tedbirdir. Çocuk parkta koşarak oynamak istiyorsa “Koşarken dikkatli ol, etrafına iyi bak.” demek çocuğun tedbiri alması için bir uyarıdır. Eğer düşerse canının acıdığını farkedecek, üzülecek belki ağlayacak. Sonucunda ise koşmak istiyorsa gerçekten dikkatli olması gerektiğini yoksa yine düşebileceğini öğrenmiş olacak. Bu şekilde çocuklar hayatı düşe kalka öğrenmelidir.

Çocuğun gelişiminde olumsuz olayların, olumsuz duyguların olmasını istemeyen anneler çocuğu gelecekteki olaylara hazırlayamazlar. Çocuk da gittikçe anneye bağımlı hale gelir ve onun için, annesinin olmadığı herhangi bir ortam çok tehlikeli olur. Bu çocuklar büyüdükleri zaman sosyal hayatın akışına adapte olamazlar. Okul gezisi varsa çocuk anne olmadan gitmek istemez, arkadaşları dışarı çıkmayı teklif ettiğinde ise evde kalmayı tercih eder. Çünkü sadece ev, annesinin olduğu ortam onun için güvenlidir. Bu durumda çocuk hem sosyal ilişki kurmakta zorlanır hem de yaşadığı bu güvensizlik duygusunu anlamlandıramaz. Oysa ki çocuğun normal gelişiminde çocuk acıyı, üzüntüyü, korkuyu, utanmayı bilmelidir ki bununla başa çıkabilsin.

Olumsuz duygu ve olayları deneyimleyip bununla ilgili nasıl başa çıkacağının yollarını aramayı öğrenmelidir. Böylece daha özgüvenli ve farkındalığı yüksek çocuklar yetiştirebiliriz.

Çocuk ve Ergen Psikolog Esra KamacıBursa

Affetmek: Kendinden ve Başkalarından Özgürleşmek!

Eğitimin Amacı: Yukarıda yazılan başlıklar hakkında bilgi vermek ve kendimizle ve de başkaları ile ilgili geçmişte yaşadığımız ve/veya halen yaşamakta olduğumuz duygulardan arınmak.

Hedef Kitle: Seminer herkese açıktır. İlgi duyan herkes katılabilir.

Eğitimin Süresi: 18:00 – 20:30

Kontenjan:18 Kişi

Seminer Katılım Ücreti: 80 tl

Eğitimci: Psikolojik Danışman Murat KIRMIZI

Kayıt: 0537 0212508

Yer: Bursa Pozitif Yaşam Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

İçerik
– Bilinç – Bilinçaltı Nedir?
– Psikolojik Hastalıklar Nasıl oluşur?
– Duygular Bedenimize Nasıl Yansır?
– Neden Affetmeliyiz?
– Kimi/Kimleri Affetmeliyiz?
– Hipnoz Nedir?
– Hipnotik Af Nedir?
– Af Seansı (Grup hipnozu ile uygulama 30-45 dk arası sürecektir)
– Sorular, Kapanış ve Belgelerin Dağıtımı

2. Kaygımı Tanıyorum Semineri

Programın amacı:  Kaygılarınızı tanımanız, kaygılarınızı nasıl yönetebileceğiniz hakkında bilgiler edinmeniz, kaygı bozukluklarında terapi süreci nasıl ilerliyor öğrenmeniz. Uygulamalarla bedensel ve zihinsel olarak rahatlamanız.

Kimler Katılmalı:  Kaygısını tanımak ve yönetmeyi öğrenmek isteyen herkes katılabilir.

Kontenjan: 18 Kişi

Program Ücreti: 50 tl

Belge: Katılım Belgesi

Eğitmen: Psikolog Ayhan ALTAŞ

Adres: Pozitif Yaşam Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi – Nilüfer/Bursa tıklayınız.

Programın Akışı

11:00 – Tanışma

11:30 – Psikolojik Bozukluk Nedir?

12:00 – Niçin Psikolojik Destek Almalıyız?

12:30 – Kaygı ve Korku ve Bozuklukları Nedir?

13:00 – Gevşeme Egzersizi

13:30 Ara

14:30 – Kaygı Bozuklukları ile Baş Etme Yolları

15:00 – Hipnoterapi ve Emdr Terapi

15:30 – Grup Hipnozu Uygulaması

16:00 – Kapanış – Belgelerin dağıtımı

‘’KONTROL KİMDE’’ SEMİNERİ

Programın amacı:  Duygularınızı kontrol etmeyi öğrenmeniz ve neleri kontrol edebileceğinizi öğrenmeniz. Hayatınızı yönetmek istiyorsanız duygularınızı kontrol etmeyi öğrenmelisiniz.

Kimler Katılmalı:  Kaygısını tanımak ve yönetmeyi öğrenmek isteyen herkes katılabilir.

Kontenjan: 18 Kişi

Program Ücreti: 50 tl

Belge: Katılım Belgesi

Kayıt için: 0537 0212508

Eğitim Tarihi: 13 Mayıs 2018 (Pazar)

Adres: Pozitif Yaşam Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi – Nilüfer/Bursa tıklayınız.

 ***  Tüm Katılımcılara ”KAYGIMI TANIYORUM” kitabı hediye edilecektir…

Program Akışı

11:00 – Tanışma

11:15 – Neleri Kontrol Edebiliriz?

11:30 – Neleri Kontrol Edemeyiz?

11:45 – Hayatımızın ne kadarını kontrol edebiliriz?

12:00 – Gevşeme Egzersizi

12:30 Ara

13:00 – Duygu Kontrolü Nedir?

13:15 – Duygularımızı Nasıl Kontrol Edebiliriz?

13:30 – Duygu Kontrolü Terapisi Nedir?

14:00 – Grup Hipnozu Uygulaması

14:30 – Kapanış.

 

Önceki Seminerimizden ( Kaygımı Tanıyorum ) fotoraflar ve katılımcı görüşlerine ulaşmak için tıklayınız.

‘’KAYGIMI TANIYORUM’’ SEMİNERİ

Programın amacı:  Kaygılarınızı tanımanız, kaygılarınızı nasıl yönetebileceğiniz hakkında bilgiler edinmeniz, kaygı bozukluklarında terapi süreci nasıl ilerliyor öğrenmeniz. Uygulamalarla bedensel ve zihinsel olarak rahatlamanız.

Kimler Katılmalı:  Kaygısını tanımak ve yönetmeyi öğrenmek isteyen herkes katılabilir.

Kontenjan: 18 Kişi

Program Ücreti: 50 tl

Belge: Katılım Belgesi

Adres: Pozitif Yaşam Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi – Nilüfer/Bursa tıklayınız.

Programın Akışı

11:00 – Tanışma

11:30 – Psikolojik Bozukluk Nedir?

12:00 – Niçin Psikolojik Destek Almalıyız?

12:30 – Kaygı ve Korku ve Bozuklukları Nedir?

13:00 – Gevşeme Egzersizi

13:30 Ara

14:30 – Kaygı Bozukluklarında Psikoterapi

15:00 – Hipnoterapi ve Emdr Terapi

15:30 – Grup Hipnozu Uygulaması

16:00 – Kapanış – Belgelerin dağıtımı

HİPNOZ ve HİPNOTERAPİ EĞİTİMİ – BURSA

A M A Ç

Hipnoz Eğitimi, sağlık, eğitim ve kişisel gelişim alanında çalışan uzmanların, çalıştıkları alanda kullanabilecekleri hipnoz hakkında teorik ve pratik bilgileri edinmeleri ile hipnoz tekniklerini uygulama becerilerini kazanmalarını ve geliştirmelerini hedeflemektedir.

H E D E F  G R U P

Doktorlar, Diş Hekimleri, Psikologlar, Psikolojik danışmanlar,  Psikiyatri hemşireleri,   bu bölümlerin lisans ve/veya yüksek lisans mezunları veya öğrencileri.

K A T I L I M C I   S A Y I S I

20  kişi

Kayıtlar kişi sayısı ile sınırlı olduğu için ödeme ve başvuru sırasına göre kabul yapılacaktır.

E Ğ İ T M E N L E R

Psikolog Ayhan ALTAŞ ( Psikoterapist& Hipnoterapist& Emdr Terapisti) 11 yıllık mesleki hayatında binlerce hipnoz seansı ve hipnoterapi deneyimi… ayrıntılı cv için tıklayınız.

Psikolojik Danışman Murat KIRMIZI ( Psikoterapist& Hipnoterapist& Emdr Terapisti) 22 yıllık mesleki hayatında binlerce hipnoz seansı ve hipnoterapi deneyimi… ayrıntılı cv için tıklayınız.

EĞİTİM MATERYALİ

Her modül için el kitabı verilecektir. Toplam 4 adet uygulama kitabı edineceksiniz.

1. Modül İçeriği ( 23-24 Şubat 2019)

– Hipnozun Tanımı

– Mitler ve Yanlış Bilinenler

– Hipnozun Tarihi

– Hipnoz Teorileri

– Hastayı Hazırlama ve Eğitme

– Hipnotik zihin modeli

– Zihnin Kuralları

– Bilinç ve bilinçaltı

– Bilinçaltının özellikleri

– Hipnotik Fenomenler

– İdeamotor İncelemesi

– Hipnozun bileşenleri

– İndüksiyon Prensipleri

– Dave – Ellman Hipnoz İndüksiyonu

– Hipnoz Seviyeleri

– Hipnozun Derinlikleri

– Derinleştirme Teknikleri

– Telkine yatkınlık testleri

– Telkine yatkınlık testlerine örnekler

– Hipnotik Telkinlerin Formülasyon Prensipleri

– Başarılı Hipnoz Hali Oluşturmak

Birinci modül sonunda tüm katılımcıların hipnoz yapabilecek seviyeye gelmesi hedeflenmektedir.

2. Modül İçeriği (30-31 Mart 2019)

Çocuklara Hipnotik İndüksiyon

Ego Güçlendirme Metotları

Hipnotik Duyarlılık Ölçekleri

Hipnozda Metoforların Kullanımı

Sözsüz Hipnotik İndüksiyonlar

Hipnozda Direnç Kontrolü Stratejileri

Riskler ve Negatif Etkiler

Gelişmiş Hipnotik İndüksiyon Demonstrasyonu

Hipnotik Telkinlerin Formülasyon Çalışması

Ego Güçlendirme Metotları II

İdeamotor İncelemesi II

Hizpnoza Direnç Kontrolü Stratejileri II

Grup Hipnozu yapma

İndiksiyon ve Derinleştirme Grup Çalışması

Oto hipnoz Yükleme

3. Modül İçeriği ( 27-28 Nisan 2019 )

5 path yöntemi

Bu yönem 5 aşamadan oluşmaktadır.

  • Danışanı bilgilendirme ve hazırlama (prepression)
  • Regresyon terapisi uygulama ( Age regression)
  • Başkalarının affı (forgiveness of others)
  • Kendini af ( Self- Forgiveness)
  • Parçaların uyum terapisi ( Parts Threapy)

– Kalıcı bir değişim sağlamak için duygular üzerinde çalışmanın önemi.

– Birikmiş duyguyu açığa çıkarmak.

– Duygular yoluyla regresyon

– Duyguları biriktirdiğimiz olayların yeniden canlanması nasıl gerçekleşir?

– Birikmiş duygular nasıl boşaltılır? Duyguları boşaltma teknikleri.

Bir canlı 5 path uygulaması ve video kaydına alınması daha sonra video üzerinden değerlendirilme yapılması

4. Modül İçeriği – Süpervizyon

Süpervizyonlarda katılımcıların uygulamaları sonrası yaşadıkları sıkıntılar ve sorunlar üzerine değerlendirmeler yapılıp çözüm önerilerinde bulunulacaktır.

*** Eğitim uygulama ağırlıklı hipnoz yapma becerisi kazandırmayı hedefler.

http://www.turkpdrbursa.com/duyurular/hipnoterapi-egitimi

Önkayıt Başvuru Formu: =>>> https://goo.gl/forms/bzgOOFtV7wnNZWTs1

Okul Çağı Çocuğunda Uyum ve Davranış Problemleri

Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi, annesi dışındaki dünyanın ayırdına varan ve yeni yeni yürümeye başlayan çocuğun dijital aletlerle tanışması, tablet, televizyon, telefon gibi cihazlara hapsolması çocukların sosyal, duygusal, bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Teknoloji çağına doğan çocuğun dijital aletlerle kaynaşıklığı anne babası tarafından yaşına ve gelişimine uygun şekilde sınırlandırılmadığı takdirde çocukların duygularını ifade etmekte, sosyal ilişkiler kurmakta zorluk çektikleri ve yaratıcılıklarının gelişmediğine yönelik birçok araştırma bulgusu vardır.

Teknolojinin sınırsız ve kontrolsüz kullanımı çocukların yaşına ve gelişimine uygun olmayan bilgilere erişmesine,çocukta yaşına ve gelişimine uygun olmayan davranışlara yol açmaktadır.Geçim telaşı ile iş ve ev arasında koşturmakta olan ebeveynlerin çocuktaki değişiklikleri fark edememesi sonucunda bazı çocukların çok erken yaşta uyarıldığı ve yakın çevresinde olan diğer çocukları da uyararak sorunun okullarda giderek büyümesine yol açtığı biliniyor. Son yıllarda sigara, uyuşturucu madde ile tanışmanın ve kullanımının ilkokul çağı yaşlarına kadar düştüğü, dijital aletlere bağlı çocukların sosyal ilişkiler kurmakta, duygularını ifade etmekte zorluk çektiği görülmektedir. Özellikle büyükşehirlerde daha yoğun yaşadığımız bu sıkıntılar biz ebeveynlerin okul seçimini giderek zorlaştırmakta ve “Çocuğumu hangi okula vermeliyim? Hangi ilçedeki hangi okul? Hangi öğretmen ve hangi sınıf?” gibi sorunları beraberinde getirmektedir.Doğru okul ve doğru öğretmen çocuğun hayatını ve kişiliğini şekillendirme konusundaaileden sonraki ikinci sırayı alır; çocuğun kişiliğini, öğrenim hayatını, başarısını, özgüvenini, meslek seçimini, kurallara uyumunu ve iletişim becerilerini doğrudan etkiler.

İlkokula başlayana kadar aile içerisinde birtakım sınırlar ve kurallarla tanışan çocuk okula başlamasının ardından daha sistemli, daha kapsamlı kurallarla karşı karşıya kalır. Okula uyum sürecinde birçok çocuk sıkıntılar yaşar fakat zaman içerisinde aile-okul işbirliği ile sağlıklı ve doğru tutumlarla bu süreç büyük oranda başarıyla atlatılır. Fakat bazı çocuklar bu süreçte akranlarına göre daha çok bocalarlar; doğru şekilde ve zamanında müdahale yapılmadığında sorun büyüyebilir; çocukta inatçılık, öfke krizleri, yalan söyleme, zarar verici davranışlar gibi uyum ve davranış problemlerigörülebilir.Pekibu aşamada biz ebeveynler olarak neler yapabiliriz?

  • Çocuğunuzu yakından takip edin. Ona her gün mutlaka “bugün okulda en komik şey neydi, bugün duyduğun en ilginç şey neydi, bugün seni en çok mutlu eden şey neydi?” gibi spesifik sorular sorun ve okulda geçirdiği zaman dilimini sizinle paylaşması için ona fırsat verin. Hatta siz de kendi gününüzden örnekler verin. Her gün bunu yaptığınızda çocuğunuzun sizinle daha çok şey paylaştığını fark edeceksiniz.
  • Yaşadığı olay, gerçekleştirdiği davranış her ne olursa olsun;çocuğunuzun ve kendinizin sakin ve iletişime açık olduğu en kısa zamanda çocuğunuzla konuşun.
  • Göz teması kurun ve empatik yaklaşın. Davranışının sizi üzdüğünüona söyleyin, neden böyle bir şey yaptığını anlayamadığınızı söyleyin ve kendisini ifade etmesi için fırsat verin.
  • Duygularını destekleyin.
  • Çözümün ne olduğunu sorun, çözümü kendi bulması için teşvik etmeye, cevabını vermeden çözüme yönlendirmeye çalışın. Problem davranış varsa yaşadığı olay sonucunda başka ne tepki verebilirdi sorun. Küçük yaştaki çocukların zihinleri soyut düşünme açısından henüz gelişmediğinden çözüm bulma konusunda zorlanabilirler, bu durumda çocuğunuza seçenekler sunun ve sonrasında yaşayacağı benzer bir olayda uygulaması için doğru davranışı birlikte belirleyin. Çabalarını pekiştirerek davranışının devamlılığını sağlayın.
  • Ne yapmaması gerektiğini değil, ne yapmasını istediğinizi açık ve net bir şekilde ifade edin. Cesaret kırıcı değil teşvik edici olmaya çalışın, cesaretlendirin.
  • Olayı etraflıca öğrenmeye çalışın, çocuğunuzun davranışının olası nedenlerini araştırın, gerekli kişilerle görüşüp mümkün olduğunca fazla bilgi toplayın.Davranışın sıklığını, hangi zamanlarda daha çok ortaya çıktığını, ne kadar sürdüğünü gözlemleyin.
  • Çocuğunuzu hangi açılardan etkilediğine dikkat edin(sosyal ilişkiler, iletişim, okul başarısı vb.).
  • Çocuğunuza koyduğunuz sınırlarınızı sorgulayın. Çocuğun öğrenmesini kolaylaştıracak, çocuğu disipline sokacak, sorumluluk duygusunu geliştirmesine fırsat verecek, yaşına ve gelişimine uygun sınırlar koyuyor musunuz? Bu sınırlar konusunda tutarlı mısınız? Koyduğunuz sınırlar etrafınızdaki kişiler tarafından da destekleniyor mu? Koyduğunuz sınırlar çocuğun kendini gerçekleştirmesini, sorumluluk alabilmesini destekleyecek şekilde esnek mi? Okul ve öğretmen ile de işbirliği halinde misiniz; çocuğunuzun problem davranışı konusunda ortak ve sağlıklı bir yaklaşım sergiliyor musunuz?
  • Çocuğunuzun problem davranışı devam ediyorsa ve tüm bu yaptıklarınıza rağmen yol alamadıysanız daha fazla vakit kaybetmeden bir uzman ile görüşmeniz faydalı olacaktır. Ne kadar erken müdahale yapılırsa o kadar iyi sonuç alınacağını lütfen unutmayın.

 

Psikolog Esra ACAR

Ters Köşe Yapan 8 Psikolojik Film

Youtube Kanalımıza abone olmak için tıklayınız…

Benim en çok ilgimi çeken film türüdür. Gerçi böyle bir tür var mı bilmiyorum ama sonunda yok arkadaş dedirten filmlere bayılırım. Sizinde bayılacağınızı düşünerek bir çalışma yaptım. Bu çalışmam da 🙂 sizleri şaşırtmayı hedefliyorum 🙂 Hani bazı filmler vardır ya tek düze gider ama filmin son 10-15 dakikası alır götürür sizi yada bu ne saçmalık böyle dediğiniz saçmalığın ne olduğunu öğrenince ortaya çıkan şaşkınlık.. İşte bu filmlerde de buna benzer bir şaşkınlık sizi bekliyor.

Not: Yorum kısmına eklemek istediğiniz filmleri yazabilirsiniz.

İyi seyirler.

Psikolog Ayhan ALTAŞ

1.Altıncı His

İmdb: 8.1

Konusu: Uzun yıllardır mesleğinden uzakta yaşayan psikiyatr Crowe geçmişinde yaşadığı korkunç bir tecrübenin canlı anılarını halen daha taşımaktadır. Crowe yıllar önce ağır bir saldırıyı uğramış ve ölüm tehlikesi atlatmıştır. Şimdilerde küçük bir çocuğun, Cole’un doktorluğunu yapan bu adam zamanla Cole ile yakınlaşacak, küçük çocuğun daha önce kimseyle paylaşamadığı bir sırra tanık olacaktır. Küçük çocuğun sahip olduğu bu sır hem kendisinin hem de doktor Crowe’un hayatında fırtınalar koparacak bir kırılma noktasını doğuracaktır.
‘Unbreakable’, ‘Signs’ ve ‘The Village’ gibi kendi türlerinde sıyrılıp dikkat çeken filmlere imza atan, genellikle de eleştirmenler tarafından tartışmalarla karşılanan filmlerin yönetmeni olan M. Night Shyamalan’ın belki de en önemli yapıtı olan Altıncı His, korku-gerilim türünün en kült örneklerinden biridir. Film ayrıca dönemin sinemasında ‘sürpriz son’ kavramının öncüsü olmuş, ardından gelen bir çok yapıtı etkilemiştir.

2.25. Saat

İmdb: 7.7

Konusu: Monty Brogan, tüm hayatını muhtelif suçların içerisinde debelenerek harcamıştır. Ancak artık kaçacak gücü kalmamış ve aynasızlar karşısında yenilmiştir. Tam yedi yıllık bir cezaya çarptırılmıştır. Artık hapse girmeden önce, dışarıdaki hayatında ise sadece yirmi dört saati kalmıştır. Bu kısa süreyi en yakın arkadaşlarıyla ve sevdiği kadınla, son derece sıradan bir günmüş gibi geçirmeye karar verir. Ancak vakit ilerledikçe Brogan’ın hayatındaki sürprizler birer birer patlamaya devam edeceklerdir.
Spike Lee’nin yönettiği filmin başrollerinde Edward Norton ve Philip Seymour Hoffman gibi oyuncular yer alıyor.

3.Düşman

İmdb: 6.9

Konusu:Üniversitede tarih dersleri veren Adam, okul ve ev arasında gidip gelen monoton hayatına en azından bir kız arkadaş sığdırmayı başarmıştır. Bir gün bir arkadaşının tavsiyesi üzerine bir film izler ve o filmde kendisine çok benzeyen birisini görerek, bu oyuncunun peşine düşer. Adam artık, kendisine ikizi kadar benzeyen Anthony’nin de hayatının bir parçasıdır, tabii Anthony de onunkinin.
Yönetmenliğini Denis Villeneuve’nin üstlendiği gerilim filminin senaryosunu ünlü yazar José Saramago’nun romanından uyarlayan isim ise Javier Gullón. Kadroda Jake Gyllenhaal, Mélanie Laurent ve Sarah Gadon gibi isimler yer alıyor.

4.Gizli Pencere

İmdb: 6.6

Konusu:Gerilim romanlarıyla ünlenen başarılı bir yazar olan Mort Rainey karısı Amy’nin kendisini aldattığını gördüğünde büyük bir psikolojik yıkıma uğrar. Karısından boşanan ve aynı zamanda ‘yazar tıkanıklığı’ sorunuyla karşılaşan Rainey, hem yeni kitabı üzerine çalışabilmek hem de zor zamanları atlatabilmek için New York’un ıssız bölgelerinden birine, Tashmore gölünde bir kulübeye yerleşir. Bir gün kapısını çalan John Shooter isimli esrarengiz adam, Rainey’i kendi hikayesini çalmakla suçlar. Başta adamı dikkate almayan Rainey zamanla olayın büyüklüğünün ve tehlikesinin farkına varır.
Stephen King’in romanından beyaz perdeye uyarlanan filmin yazar ve yönetmen koltuğunda ‘Panik Odası’ filminden hatırladığımız David Koepp oturuyor; başrollerinde ise Johnny Depp, Oscar ödüllü Timothy Hutton ve usta aktör John Turturro bulunuyor.

5.Kimlik

İmdb:7.3

Konusu: Karanlık ve felaket kokan bir gecede ortaya çıkan bir kasırga o sırada farklı dertler peşinde koşan on yabancıyı bir araya getirir. Birbirini daha önce görmemiş olan bu on yabancı çeşitli sebepler nedeniyle bir otele sığınmak zorunda kalır. Bu izbe otelde dışarıdaki dünyayla iletişimini kaybeden bu yolcular kısa bir süre içerisinde çeşitli tuhaf durumlara tanık olmaya başlarlar. Kim olduğunu bilmedikleri bir güç, seri bir şekilde cinayetlere imza atmakta, hayatta kalmak anbean daha da zorlaşmaktadır.
Amerikan bağımsız sinemasının heyecan verici isimlerinden James Mangold tarafından çekilen korku ve gerilim türündeki film başarılı oyuncu kadrosuyla da ilgi çekiyor.

6.Saklanbaç

İmdb: 5.9

Konusu: Doktor David Callaway, karısının trajik ölümünün ardından, henüz taze bir dul olarak umutsuzca, 9 yaşındaki kızı Emily ile yeniden iletişim kurmaya çalışmaktadır. David’in eski öğrencilerinden biri olan Dr Katherine Carson ile aylar süren psikiyatrik tedavilerin ardından Emily, ciddi anlamda ilerleme kaydetmiş ve yaşamla arası düzelmiş görünür. David, New York’tan ayrılmaya karar verip, daha küçük bir kasabaya yerleşerek kızı ile yakın bir ilişki içinde yaşamını sürdürmek ister. Ancak Emily’nin, fantastik ve ürkütücü bir hayal aleminde Charlie adında bir arkadaş yaratması ile işler karışmaya ve kötüye gitmeye başlayacaktır. Bu hayali arkadaş hem zaman zaman tehlikeli oyunlar oynamakta hem de bazen oldukça gerçek gibi görünmektedir.

7.Sybil

İmdb: 8.0

Konusu: Şiddet ve istismarla dolu bir çocukluk dönemi geçiren genç bir kızın ilerleyen yaşlarda yaşadığı kişilik sorunlarına değinen film.

8.Oyun

İmdb: 7.8

Konusu: Tüm hayatını kontrol ederek yaşayan Nicholas Van Orton, engel olunamaz bir kontrolsüzlük ile karşı karşıya gelmek üzeredir. Hayatındaki başarıları, insanlarla ilişkileri ve huzurlu hayatı alacağı bir doğum günü hediyesi ile beraber değişecektir. Kardeşi Conrad, Nicholas’a sonunda çok büyük bir ödülün olduğu bir oyun hazırlar. Bu esrarengiz oyun bir süre sonra oyun olmaktan çıkacak ve Nicholas’ın tüm kararlarının tamamen gerçek bir şekilde yansıdığı bir ölüm kalım mücadelesine dönüşecektir. Orton oyuna başlarken, tüm bunlardan habersizdir.
Amerikan sinemasının son döneminin en önemli yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen David Fincher’ın ilk filmlerinden olan Game, Michael Douglas, Sean Penn ve Deborah Unger’li kadrosuyla da ayrıca dikkat çekiyor.

Bonus 🙂

  Diğerleri

İmdb: 7.6

Konusu:Amerika İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmaya çalışmaktadır. New Jersey’de hayatını devam ettirmekte olan Grave ise savaşta eşini kaybetmiştir. Çocuklarının güneşe karşı alerjisi olduğundan oldukça karanlık bir evde yaşamaktadırlar. Grace, onlardan yardım almak üzere malikanelerine gelen insanlara yardım edip onlara iş vermektedir. Grace’in kızı olan Anne ise, Victor isimli bir hayali arkadaşa sahiptir. Bir gün oluşan sis yüzünden evin dünyanın geriye kalanıyla olan irtibatı tamamen kesilir. Grace ve çocukları, bir türlü güvenemedikleri çalışanlarıyla beraber yalnız kalmışlardır.

Hazırlayan: Psikolog Ayhan ALTAŞ